Onun dışında Türkiye’de gençler özellikle taşrada cinsel bilgilerden yoksun olduklarından pek çok vakada transvestit fuhuşuna ve genç kızlarında ailesiyle bu konuları konuşamaması sonucu fuhuş batağına kolayca sürüklenebildiğini görüyoruz. Bu tür ilişkilerde zührevi hastalıkların özellikle AİDS’in herkes için ne kadar tehlikeli olduğunu vurgulamalıyız.
Cinsel sorunlar yani, değindiğimiz işlevsel sorunlar ve cinsel kimlikle ilgili sorunlar örneğin; lesbiyenizm, yani kadın eşcinselliği, erkek eşcinselliği veya biseksualite onun dışında cinsel davranışlarla ilgili sorunlar örneğin; sadizm, mazohizm, röntgencilik (voyeurisme) gibi klasik konular güncelliğini korurken yeni boyutta sorunlar da görmekteyiz. Bu yeni boyuttaki sorunlar özellikle Amerika ve Avrupa’da gözüken “ Computer Generation “ (bilgisayar çocuğu ) da yetişen, sabah akşam bilgisayardan kalkmayan yeni bir kuşağın ortaya çıktığını ve sorunlarının başında da karşı cinsle iletişim kuramamak geldiği görülmektedir. Bu sorun da, Türkiye’de belli çevrelerde kendini göstermektedir. Kısacası cinsel sorunlar çok karmaşık bir halde karşımıza çıkmaktadır. Sağlığına önem veren batı toplumlarında insanlar cinsel sorunları olduğunda da uzmanlaşmış hekimlere çekinmeden başvurmaktadırlar.
Cinsellikle ilgili, şiddete varan ve sonucunda herkesin yaşamını karartan olayları her gün gazetelerde okuyor, televizyon kanallarında izliyoruz. Cinsellikle ilgili bilgilerimizin eksikliğinden ve cinsel dürtüleri yönlendirmeyi becerememekten yani cinsel eğitim yoksunluğundan cinsellikle ilgili pek çok olay hastane, mahkeme, cinayet, mezarlık ve hapishane ile sonlanmaktadır. Bu nedenle cinsel eğitimin önemini bir kere daha vurgulamak isterim.
Gelelim cinsel sorunların tedavisine. Kimler cinsel sorunların tedavisinde faydalı olabilir? Dünya Seksoloji Kurumunun ve tıbbi seksolojide öncülük etmiş ülkelerdeki kurumlar “ tedavi” sözcüğüne önem ve değer vermektedirler. Bir hastalığın tedavisini yapabilen ancak hekimdir.
Maalesef ülkemizde sağlıkla ilgili bir çok konuda hala üfürükçülere, yeteneksiz ve ayrıca diplomasız insanlara giderek şifa aramaktadır. Ne yazık ki insanlarımız doğru adresi bulmakta zorlanmaktadır. Aynı belediyelere yönetici, Büyük Millet Meclisine milletvekili seçerken, adayların geçmişini bilemediğimiz için zorlandığımız gibi…
Cinsel sorunların başında fonksiyonel işlevsel cinsel bozukluklar gelmektedir. Bunların başında, kadın ve erkekte görülen cinsel istek azlığı, kadında görülen orgazm olamama ve vajinizm, erkekte görülen erken boşalma gelir. Bu hastalıkları kim tedavi edebilir? Şüphesiz bu hastalıkları hekim yani bir doktor tedavi edecektir. Bu hekimin nitelikleri ne olmalıdır? Cinsel sorunların tedavisinde hekimin tecrübe ve bilgisi çok önemlidir. Otuz yıldır bu alanda ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak yaptığım çalışmalarıma ve dünyanın çeşitli ülkelerinde tıbbi seksoloji alanında çalışan meslektaşlarımın tecrübelerinden edindiğim bilgilere dayanarak şunu söyleyebilirim ki, sadece 6 yıllık tıp eğitimi ile hekim olmak bile böyle bir tedaviye girişebilmek için yetmemektedir. Tıbbi seksolojide insanlara faydalı olabilmek için 6 yıllık tıp eğitiminden sonra en az 4-5 yıl Kadın Hastalıkları ve Doğum veya Üroloji veya Psikiyatri dallarında tecrübe kazandıktan sonra bir hekimin tıbbi seksoloji dalına yönelip, bu konularda eğitim aldıktan sonra ancak cinsel sorunların tedavisinde söz sahibi ve hastaya faydalı olabilir. Bir erkekte örneğin, iktidarsızlık sorunu varsa, bunu erkeklik organı olan kamışın ve kamışın damar sisteminden başlayarak en iyi değerlendirebilecek olan Üroloji Uzmanı olduktan ve bir müddet bu dalda deneyim kazandıktan sonra Tıbbi Seksoloji eğitimi almış bir Ürolog tarafından yapılabilir. Aynı şekilde bir vajinismus sorunu veya orgazm olamama sorunu olan bir kadını en iyi şekilde, Tıbbi Seksoloji eğitimi almış bir Kadın Hastalıkları Uzmanı tedavi edebilecektir. Bazı cinsel fobileri veya sapmaya yakın cinsel davranışlarda bulunan veya karşı cinsle iletişim kuramayan insanları en iyi şekilde gene Tıbbi Seksoloji eğitimi almış bir Psikiyatr yani bir Ruh Hastalıkları uzmanı tedavi edecektir. Ülkemizde ise insanlarımız Psikiyatr ile Psikolog arasındaki farkı bilmemektedir. Medyaya baktığımızda birçok Psikolog cinsel sorunların tedavisine kalkışmaktadır. Psikolog eğitimini Edebiyat Fakültesinde alır, Tıp Fakültesinde almaz. Yani psikolog tıp doktoru değildir. İnsan anatomisini ve fizyolojisini ve hastalıkları bilmez. İnsanı muayene etmesini bilmez ve doktor olmadığı için hukuken insanı muayene etmeye hakkı yoktur. Ayrıca doktor olmadığı için hukuken ve etik olarak bir insanı tedavi etmeye kalkmaya hiç hakkı yoktur. Bu bilgi eksiklikleri nedeniyle hiçbir şekilde cinsel konularda tedavi etmeye kalksa dahi başarılı olamayacaktır.
Tedavi edecek hekimin niteliklerinin ne olması gerektiğinin altını önemle çizmek isterim. Hekim olmayan ve yukarıdaki sıraladığım uzmanlık dallarında tecrübe kazanmamış kimselere başvurmayınız. Tedavi hekimin işidir. Hekim olmayan tedaviyi bilmez, hastayı bilmez. Çok hassas bir konu olan tıbbi seksoloji gerçekten çok tıbbi tecrübe, bilgi ve etik isteyen bir konudur.
Cinsel sorunları nedeniyle tedaviye alınan eşlerin her ikisi de tedaviye istekli ve açık sözlü olmalı ve gerçekleri anlatmalıdırlar. Ayrıca eşler birbirlerine sevgi ile bağlı olmalı aralarında kişisel veya şahsiyet uyuşmazlığı olmamalıdır. Sorun sadece cinsel olmalı, ruhsal bir sorun olmamalıdır. Tabii ki eşlerin birinin cinsel ilişkide bulunduğu başka biri olmamalıdır. Çünkü eşlerden biri evlilik dışında cinsel ilişkide bulunduğu biri daha olursa o zaman eşinin sorunun çözülmesine yardımcı olamayacaktır. Çünkü çeşitli tedavi yöntemlerine göre yöntemin gerektirdiği ev ödevi ve alıştırmaları yapmaktan kaçınacak, yapıcı bir çaba göstermeye belki de pek gönüllü olmayacaktır.
Her tedavicinin yöntemlere göre hastadan istediği bazı değişik kriterler olabilir. Eşler tedaviye geldiğinde aralarında normal bir eş dinamiği, normal bir iletişim olmalı, eşlerden biri baskı kurmuş olmamalıdır. Tedavi sırasında eşlerden birinde ruhsal bozukluklar veya şeker hastalığı gibi dahili hastalıklar cinsel sorunun oluşmasında neden olarak ortaya çıkıyor ise, böyle bir durum saptanıyorsa cinsel tedaviye başlamadan önce , mevcut sorun konunun uzmanı tarafından tedavi edilmelidir. Cinsel sorunların tedavisi çeşitli yöntemlerle yapılmaktadır. En yaygın olarak kullanılan yöntemler Masters ve Johnson, Kaplan, Hartman ve Fithian’ın aşağı yukarı 30-40 yıldır uyguladıkları yöntemlerdir. Son yıllarda özellikle Avrupa’da ve Amerika’da bazı Uzak Doğu yöntemlerine de örneğin; Tantra gibi cinsel öğretilere yer verilmeye başlanmıştır. Bu araştırmacıların geliştirdikleri cinsel tedavi yöntemleri “fonksiyonel cinsel sorunlar “ adını verdiğimiz işlevsel cinsel sorunların tedavisinde uygulanmaktadır. Burada açıkladığımızdan anlaşılacağı gibi cinsel tedavi normal cinsel kimliği olan, fakat cinsel fonksiyonunda her hangi bir nedenle bozukluk görülen kimseye yapılan tedavidir. Diğer bir deyimle “ normal “ insanlarda görülen cinsel sorunlara yapılan tedavidir.
İnsanlarda daha pek çok çeşitli sorunlar görülebilmektedir. Böyle durumlarda hastaya cinsel danışmanlıkla fayda sağlanır. Örneğin yeni bir cinsel kimlik arayışı içinde olan lesbiyen bir kadın, bu tür bir cinsel sorun danışmanlığı ile fayda sağlayabilir. Ancak değişik cinsel sapmaları olan kimseler bu kimlikleri ile yaşamayı genelde tercih ettiklerinden tedavi için hekime başvurmazlar.
Cinsel sorunların tedavisi hem Masters hem de Hartman ve Fithian yöntemlerine göre 10-12 seansı kapsamaktadır. Her iki tedavici grubu biri St. Louis’de diğeri California’da çiftleri tedaviye almadan önce ön şart olarak kendi ortamlarından 15 gün için çıkarak, tedavi merkezleri yakınında bir apartmana veya otele yerleşmesini istiyor. Böylece çiftler kendilerini sorunları yaşadığı ortamın dışında yeni bir ortamda buluyor. Cinsel tedavinin başarısında en önemli etkenlerden biri eşlerin ev ödevlerini gerektiği şekilde ve sıklıkta yapmasıdır. Çiftin gayret göstermesi şarttır. Tedavi sırasında hekim hiçbir zaman yargılayıcı olmamalıdır, yani sen haklısın, sen haksızsın diye bir yargı belirtmemelidir.
Eşler, sorunu birbirlerini suçlamadan ortadan kaldırmayı öğrenmelidirler. Bu tedavi sırasında eşlerin rahat ve huzurlu bir ortamda olmalarına çalışılır. Bunu için gebe kalma korkusunu ortadan kaldırmak için ilk önce güvenli bir gebeliği önleyici yöntem kullanmaları önerilir. Her iki eş ayrı ayrı dinlenir. Daha sonraki oturumda her iki eş ve hekim bir nevi yuvarlak masa toplantısı adı verilen bir toplantı yapar. Burada eşlerden alınan bilgilere göre yanlış bilgiler ve davranışlar tartışılır. Bundan sonra çiftlere birleşme veya cinsel birleşmeye teşebbüs yasaklanır ve eşlere evlerinde özel olarak uygulayacakları ev ödevi veya cinsel alıştırmalar tarif edilir. Burada her sorunun tedavi programı yani ev ödevi ayrılıklar gösterir. Bu ev ödevlerinin amacı her iki eş arasında yavaş yavaş bedensel ve ruhsal ilişkiyi geliştirmektir. Genel olarak ilk ev ödevlerinde cinsel organlar ve göğüsler dışındaki bölgelere dokunmalarına izin verilir. Daha sonra çiftin ve sorunun durumuna göre bu kısıtlamalar yavaş yavaş kaldırılarak sorunu çözebilecek doyumlu bir cinsel beraberliğe ulaşmaları sağlanır.
Bu tedavi yöntemleri ile son 30-40 yılda pek çok çift tedavi edilmiş ve aileler yıkılmadan kurtulmuştur.
CİNSEL SORUNLARDA MÜZİK TEDAVİSİ
Cinsel sorunların tedavisinde meditasyon müziğinin çok faydası vardır. Özellikle kasların ve ruhun gevşeyebilmesi için bu tür müzikten faydalanılır. Dünyanın birçok yerinde cinsel sorunların tedavisinde çoğunlukla Hint, Nepal, ve Kızıldereli müziği kullanılmaktadır. Ben de yüzyıllardır kullanılan Türk tedavi müziğinden yararlanıyorum. Bianco, Masters& Johnson, ve hocalarım Hartman ve Fithian’da tedavi müziğini kullanmaktadırlar. Cinsel sorunların tedavisinde Türk tedavi müziğinde nihavent, rehavi, hüseyini, saba, segah, hicaz, buselik ve zirefgend makamlarını kullanmaktayım. Bu makamları ve Türk tedavi müziğini günümüzde tıp alemine yeniden araştırmaları ile kazandıranların başında, Marmara Üniversitesi Türk Musikisi Araştırma Bölümü Başkanı Prof. Dr. Oruç Güvenç gelmektedir. 870 – 950 yılları arasında yaşamış olan büyük Türk bilgini Farabi “Musıki- ul- kebir” adlı eserinde musikinin insan sağlığıyla olan ilişkisini açıklamaya çalışmıştır.
hangi bir nedenle bozukluk görülen kimseye yapılan tedavidir. Diğer bir deyimle “ normal “ insanlarda görülen cinsel sorunlara yapılan tedavidir.
İnsanlarda daha pek çok çeşitli sorunlar görülebilmektedir. Böyle durumlarda hastaya cinsel danışmanlıkla fayda sağlanır. Örneğin yeni bir cinsel kimlik arayışı içinde olan lesbiyen bir kadın, bu tür bir cinsel sorun danışmanlığı ile fayda sağlayabilir. Ancak değişik cinsel sapmaları olan kimseler bu kimlikleri ile yaşamayı genelde tercih ettiklerinden tedavi için hekime başvurmazlar.
Cinsel sorunların tedavisi hem Masters hem de Hartman ve Fithian yöntemlerine göre 10-12 seansı kapsamaktadır. Her iki tedavici grubu biri St. Louis’de diğeri California’da çiftleri tedaviye almadan önce ön şart olarak kendi ortamlarından 15 gün için çıkarak, tedavi merkezleri yakınında bir apartmana veya otele yerleşmesini istiyor. Böylece çiftler kendilerini sorunları yaşadığı ortamın dışında yeni bir ortamda buluyor. Cinsel tedavinin başarısında en önemli etkenlerden biri eşlerin ev ödevlerini gerektiği şekilde ve sıklıkta yapmasıdır. Çiftin gayret göstermesi şarttır. Tedavi sırasında hekim hiçbir zaman yargılayıcı olmamalıdır, yani sen haklısın, sen haksızsın diye bir yargı belirtmemelidir.
Eşler, sorunu birbirlerini suçlamadan ortadan kaldırmayı öğrenmelidirler. Bu tedavi sırasında eşlerin rahat ve huzurlu bir ortamda olmalarına çalışılır. Bunu için gebe kalma korkusunu ortadan kaldırmak için ilk önce güvenli bir gebeliği önleyici yöntem kullanmaları önerilir. Her iki eş ayrı ayrı dinlenir. Daha sonraki oturumda her iki eş ve hekim bir nevi yuvarlak masa toplantısı adı verilen bir toplantı yapar. Burada eşlerden alınan bilgilere göre yanlış bilgiler ve davranışlar tartışılır. Bundan sonra çiftlere birleşme veya cinsel birleşmeye teşebbüs yasaklanır ve eşlere evlerinde özel olarak uygulayacakları ev ödevi veya cinsel alıştırmalar tarif edilir. Burada her sorunun tedavi programı yani ev ödevi ayrılıklar gösterir. Bu ev ödevlerinin amacı her iki eş arasında yavaş yavaş bedensel ve ruhsal ilişkiyi geliştirmektir. Genel olarak ilk ev ödevlerinde cinsel organlar ve göğüsler dışındaki bölgelere dokunmalarına izin verilir. Daha sonra çiftin ve sorunun durumuna göre bu kısıtlamalar yavaş yavaş kaldırılarak sorunu çözebilecek doyumlu bir cinsel beraberliğe ulaşmaları sağlanır.
Bu tedavi yöntemleri ile son 30-40 yılda pek çok çift tedavi edilmiş ve aileler yıkılmadan kurtulmuştur.
Cinsel sorunların tedavisinde meditasyon müziğinin çok faydası vardır. Özellikle kasların ve ruhun gevşeyebilmesi için bu tür müzikten faydalanılır. Dünyanın birçok yerinde cinsel sorunların tedavisinde çoğunlukla Hint, Nepal, ve Kızıldereli müziği kullanılmaktadır. Ben de yüzyıllardır kullanılan Türk tedavi müziğinden yararlanıyorum. Bianco, Masters& Johnson, ve hocalarım Hartman ve Fithian’da tedavi müziğini kullanmaktadırlar. Cinsel sorunların tedavisinde Türk tedavi müziğinde nihavent, rehavî, hüseyinî, saba, segah, hicaz, buselik ve zirefgend makamlarını kullanmaktayım. Bu makamları ve Türk tedavi müziğini günümüzde tıp alemine yeniden araştırmaları ile kazandıranların başında, Marmara Üniversitesi Türk Musikisi Araştırma Bölümü Başkanı Prof. Dr. Oruç Güvenç gelmektedir. 870 – 950 yılları arasında yaşamış olan büyük Türk bilgini Farabi “Musıki- ul- kebir” adlı eserinde musikinin insan sağlığıyla olan ilişkisini açıklamaya çalışmıştır.
Bu müzik tedavisiyle çoğu insan cinsel sorunlarına daha kolay çözümlere ulaşacaktır. Müzikle ilgilenenler günümüzde çoğaldığı için ve Türk tedavi müziğinin tınısını anlayabilmek için tarihin binlerce yıl önceki derinliklerine yolculuk yapmamız gerekir. Bu konuda ilgi duyanlar için şu ayrıntıları sunmak istiyorum. Uygur Türklerine ait Hoten şehri Çergen kazası yakınında Mülçe Irmağı kenarında bulunan Mingyar kaya resimleri 6-8 bin yıllık bir geçmişten haber vermektedir. Ön- Türk Uygarlığı kültürü gözlendiğinde, Alman bilim adamı Dr. Wolfram Eberhard tarafından yazıya geçirilmiş bilgiler önem taşımakta olup, Türk kültürünün müzikte İÖ 3 bin yıllarında Çin kültürüne etkileri belgelenmektedir. Eduard Chavannes, Bela Bartok, Robert Lach isimli bestekar ve araştırmacılar ve büyük Türk etno-müzikologları Mahmut Ragıp Gazimihal ile Ahmet Adnan Saygun, Ferruh Arsunar araştırmalar yapmışlar, ve Türk müziği kültürünün Orta Asya Anadolu bağlantısını ve Çin kültürüne etkisini belgelerle ortaya koymuşlardır. Bu araştırmalara göre Proto-Türk kültürünün önemli merkezleri, Şemsi ve Kansu eyaletleridir. Hakas ve Tuna kültürü, Altay-Türk kültürü bizi MÖ 3000 yılları ile buluşturmaktadır. 20. yüzyıl başında Sovyet araştırmacılar Rudenko ve Griaznov, Altaylar’daki Pazırık Vadisi’nde buzların altında “Çeng” adı verilen bir enstrüman buldular. Rudenko bu enstrümanın ait olduğu Proto- Türk kültürü tarihini 3700 yıl önceye götürmektedir. Aynı müzik aleti aynı şekli ve isimle, yani çeng olarak Osmanlı zamanında da kullanılmıştır. Günümüzde İstanbul Radyo Evinden çıkan güzide sanatçılar bu müzik aletlerini kullanarak yaptıkları 15.yüzyıl müziğini CD lerle bize sunmaktadırlar.
Cinsel sorunların tedavisinde yukarıda değindiğim yöntemlerin ana hatları her zaman aşağı yukarı aynıdır. Ancak; tedavide o kişinin sorunlarına ait özel yöntemler ve farklılıklar uygulanabilir. Bunu da ancak, bu konuda uzmanlaşmış hekimler değerlendirebilir ve yapabilir. Tabii ki gelen insanlar, herkese uyan formül ve öneriler aramaktadır. Bu ne yazık ki mümkün değildir.
Bu sorunlarınız için kolay iletişim sağlamak ve size detaylı bilgi verebilmek gayesiyle, E – mail adresime yazabilirsiniz. Eğer sizlerden yeterli ilgi olursa değişik cinsel sorunlardaki kişileri kendi grupları içinde değerlendirip bir araya getirerek sorunları bire bir tartışacağımız bir platform yaratma düşüncesindeyiz.
Poroy, Dr. Akif: Türkiye’de Cinsellik, Alfa Yayınları.İstanbul, 2005
Poroy, Dr. Akif: Cinselliği Keşfetmenin Yolları, Lamia Yayınları, İstanbul, 2006
Poroy, Akif: Türk Ailesi Çözülüyor. Türk Yurdu, Cilt 27, sayı: 233, s:36-39, Ocak 2007
Sungur, Esin: Batının ilmini değil ahlaksızlığını aldık., Sabah, s:23, 25 Ocak 2008